Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Başınıza bir olay geldiğinde bunu nasıl algılıyorsunuz? Herhangi bir olayla ilgili başa çıkma becerinizi nasıl görüyorsunuz? Kendinize sürekli tekrarladığınız önyargılar var mı? Bunlar üzerinde hiç düşündünüz mü?
Haydi, gelin bu hafta sizinle bu sorulara yanıt aramaya çalışalım.
Olaylara karşı verdiğimiz tepkilerin ne olacağına dair iki şablon bulunuyor. Biri tetikleyici uyaranlar, diğeri ise zihinsel alışkanlıklar. Bu iki arkadaş çoğu zaman bizi kontrol etmekte…
Tetikleyici uyaranlar
Tetikleyiciler geçmişte bizi travmatize etmiş bir durum karşısında eşleştirdiğimiz uyaranlardır. Olumsuz bir durum yaşandığında ortamda bulunan uyaranlara dikkat kesilebiliriz ve farkında olmadan bunlar ileride bizi tetikleyebilir. Asansörde kalan biri içeride algıladığı bir kokuyu durumla eşleştirebilir ve o kokuyu aldığı her zaman kapalı alanda kalmış gibi tepkiler verebilir. Bir ezgi, renk, görüntü de aynı etkiyi yaratabilir. İşte bunlar biz farkında olmadan bizi tetikleyen uyaranlardır. Bazen de bir duygu tetikleyebilir. Reddedilme, haksızlığa uğradığını düşünme, suçlanma korkusu, hayal kırıklığı gibi. Böyle durumlarda beklenenden daha yüksek tepkiler verebilir kişi. Duygular konusuna başka zaman değiniriz. Şimdi herhangi bir olayda başa çıkma becerimizi etkileyen zihinsel alışkanlıklarımıza bakalım.
Nedir bu zihinsel alışkanlıklar?
Olaylara yaklaşım türlerimiz. Etrafınızdaki insanlara dikkatinizi verin. Her şeyden şikâyet eden, sorumlu arayan, bu neden benim başıma geliyor diye kurban rolüne bürünen, hemen savunmaya geçen kişiler görürsünüz. İşleri sürekli kendi kontrolünde tutmaya çalışan, sabırsız veya tatminsiz olan, kabul ve onay almak için kendi isteklerini dile getirmeyen, bende yanlış olan ne, sende yanlış olan ne gibi yargılama içinde bulunan çok çeşitli insanları gözlemlersiniz. Belki gözlemlerken kendinizle de karşılaşmış olabilirsiniz.
İşte bu kalıplar kişinin zihinsel alışkanlıkları olarak düşünme biçimlerinde yerini alır. Karşılaştığı olaylara bu pencereden yanıtlar vermeye başlar. Olaylara yaklaşım biçimlerimizi etkileyen bu alışkanlıklar zamanla gerçeği olduğu gibi görmemize engel olurlar. Önceki yazılarda bahsettiğimiz dayanıklı bireylerin dört temel özelliğinden biri olan gerçeği kabullenme zihinsel alışkanlıklarımızı fark ederek başlar.
Dayanıklı bireyler bu tetikleyici uyaranların farkında olan, zihinsel alışkanlıklarını tespit edebilen özelliklere sahiptirler. İçeride kendisini baltalayan, engelleyen düşüncelerin farkındadırlar.
Sevgiyle kalın…
Dilek Söylemez
Psikolojik Danışma
Yorum Yaz